MÜZİĞİMİZDE FASIL

MÜZİĞİMİZDE FASIL

Fasıl, müziğimizin farklı dönemlerine göre içeriği bakımından değişik şekillerde yorumlanmıştır. Dar anlamıyla fasıl, bir bestekarın aynı makamdan olmak şartıyla bestelediği iki Beste,  Ağır Semai ve Yürük Semai’den meydana gelir. Küçük Mehmet Ağa’nın Evcara faslı gibi. Fasıllar, iki bestekar tarafından da müştereken bestelenmiş olabilir. Birinci Beste ve Yürük Semai’sinin Dede Efendi’ye, ikinci Beste ve Ağır Semai’sinin  Kömürcüzade Mehmet Efendi’ye ait olan Şevkefza faslı, bu tip fasıllara güzel bir örnektir. Fasıl karşılığı olarak son zamanlarda “takım” tabiri de kullanılmaktadır.

Müziğimizde şarkı formu, 18.yy ve özellikle 19.yy’dan itibaren önem kazanmıştır. 19.yy’ın 2’nci yarısında Hacı Arif Bey’in verdiği olağan üstü güzellikteki eserler ile şarkı formu zirveye ulaşmış, adeta bağımsızlığını kazanmıştır. Diğer bestekarlar da Hacı Arif Bey’in etkisiyle şarkı formuna yönelmişler ve sonuçta bu form gittikçe yaygın hale gelmiştir. Bu gelişmenin sonucu olarak klasik faslın yanında, tamamen şarkı formundan oluşmuş olan fasıl anlayışı daha çok tercih edilmeye başlanmıştır.

Tanzimat’tan sonra müzik, özellikle de fasıl müziği,  sosyal yaşantımıza uyarak toplumumuzda daha kolay yayılmaya başlamıştır. 19.yy’da kıraathane, kahvehane ve mesire yerleri gibi mahallerde saz takımları fasıl müziğinin geniş kitlelere ulaşmasında etkili olmuşlardır. Zamanla kanun, ud, santur, keman ve klarnet gibi sazların katılmalarıyla, fasıl müziği daha renkli hale gelmiştir. Kemani Tatyos Efendi’nin, Kemençe’ci Vasilaki’nin daha sonraları ise Kanuni Şemsi Efendi ve Kemani Memduh Efendi’nin saz takımları, halk arasında geniş ilgi görmüştür.

1840’lı yıllarda kurulan Mızıka-i Hümayun’un Türk musıkisi bölümü, 20.yy başlarında kurulan Darülelhan, Darütta’lim-i Musıki, İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Musıkisi İcra Heyeti, Kadıköy’deki Şark Musıki Cemiyeti, Eyüp Musıki cemiyeti, Üsküdar Musıki Cemiyeti ve diğer musıki cemiyetleri ve 1943’den itibaren de üniversite koroları gibi kuruluşlar,  imkanları ve çalışmaları nispetinde klasik müzik repertuarını tanıtma gayreti içinde olmuşlardır.

1930’lu yıllarda Mesut Cemil Bey üstadımız, musıkimize toplu icrada koro anlayışını getirmiştir. Bu tarihlerden itibaren klasik fasıl, koro şeklinde icra edilmeye başlanmıştır. Tamamen şarkılardan ibaret olan fasıllar da, çeşitli mahfillerde ve gazinolarda icra edilir olmuştur.

Türk radyoculuğu 1927 yılında önce İstanbul, daha sonraları Ankara da çok küçük takatte yayınlarına  başlamıştır. Ancak bu postalar son derece mahalli olup, göze çarpan bir etkileri olamamıştır. Esas olarak Türk radyoculuğu; 1938 yılında Ankara Radyosu’nun ve 1949 yılında İstanbul Radyosu’nun kurulmasıyla başlar. Ankara Radyosu 1940’lı yıllarda sanat, kültür, müzik ve özellikle de güzel Türkçemiz bakımından Türk toplumunu adeta eğitmiştir. Şahsen benim ve benim neslimin en çok faydalandığı kaynak, o dönemlerdeki Ankara Radyosudur, diyebilirim. Mesut Cemil Bey koro konserleriyle klasik müziğimizin yurt çapında benimsenmesinde, birinci derecede etkili olmuştur. Fasıl müziğine gelince, en başarılı fasılları 1940-46 yılları arasında Ankara Radyosu’ndan dinlemişimdir.

Bu müzik türünün ustaları olan; Şerif İçli (ud), Hakkı Derman (keman), Osman Güvenir (kanun), Hamdi Tokay (klarnet), Zühtü Bardakoğlu (santur), Şevki Sevgin (ney) sazlarıyla; Tahsin Karakuş, Celal Tokses, Safiye Tokay ise sesleriyle en mükemmel fasıl heyetini oluşturmuşlar ve fasıl müziğini Türk toplumuna tanıtarak sevdirmişlerdir. Bu ustaları bu gün saygı ve rahmetle anıyorum. Ne çaredir ki o tarihlerde, radyolarda ses kayıt cihazları bulunmadığı için, o güzelim fasıllar semaya uçup gitmiştir. O anılar ve sesler, dinleyebilenlerin hafıza ve gönüllerine nakş olmuştur. Şerif İçli’nin uduyla en zevkli ve dikkatli bir şekilde yönettiği fasıllarda mızrap darpları, adeta bir metronom gibiydi. Bu fasıllarda def kullanılmaz, perkisyon görevini vurmalı saz oldukları için ud, kanun ve santur gibi sazlar mükemmelen yerine getirirlerdi.

Lise ve üniversite öğrencisiyken Ankara Radyosu’ ndan büyük bir zevk duyarak takip ettiğim bu isimlerle, on yıl gibi kısa sayılabilecek bir süre sonra, 1950’li yılların başında İstanbul Radyosu Müzik Yayınları Şefi, 1955’te ise Radyo Müdürü olarak birlikte çalışma fırsatı, benim için ne kadar büyük bir bahtiyarlık olmuştu.

İstanbul’da beraber olduğumuz yıllarda Şerif İçli’nin kütüphanesinden, fasıl anlayışından ve üstatla yaptığım hasbıhallerden çok faydalanmıştım. 1956 kışı İstanbul’da çok şiddetli geçiyordu. Böyle bir kış günü Mustafa Çağlar’ın solo programının provası sırasında, Şerif İçli’nin bir kalp krizi geçirdiği haberini aldım. O sırada Radyo’da bulunan Prof.Dr.Bülent Tarcan’la birlikte stüdyoya koşarcasına indik. Ne çare ki hocamızın yaptığı kalp masajlarına cevap alınamadı ve rahmetle andığım bu büyük sanatçı, şarkıları ve uduyla ebediyete göç etti.

1960’lı yıllara kadar İstanbul Radyosu’nda zaman zaman küme fasıllarını idare etmiştim. 1970 yılında  “Aras Plakçılık” firmasına kürdilihicazkar ve hüzzam fasıllarını ihtiva eden bir fasıl plağı yaptım. Daha sonraları “Bakırköy Musıki Vakfı” adına Devlet Korosu’yla yaptığım sekiz Fasıl,  cd olarak yayımlandı. Bu sekiz fasıl; Hüzzam, Kürdilihicazkar, Nihavent, Hicaz, Karcığar, Mahur, Sultanıyegah ve Hicazkar fasıllarıdır. Bunlar “nevzatatlig.com” web sitemdeki müzikler sayfasının ”46.,47.,48. ve 49.” sıralarında yer almıştır.

Fasıl yapmak isteyen veya faslın nasıl yapıldığını merak eden ilgililere bir hizmette bulunmak amacıyla, fasılların içinde yer alan eserler arasında yapılan dolapları, şarkılar arasındaki ritim farklılıklarını hissettirmeden kolaylıkla gidermek üzere peşrevden şarkıya, şarkıdan aranağmeye ve faslın sonundaki saz semaisine kadar bütün eserler arasındaki geçişlerdeki teknikleri, notalarıyla ve gerekli izahları yaparak, kaleme aldım. Bunları, “web” sitemdeki her faslın yanına ilave ederek belirttim. Böylece meraklı şahıs, aynı zamanda hem faslın özetlenmiş notasına bakıp, hem de dinlemek suretiyle mukayeseli olarak fasılları inceleme fırsatını bulacaktır.

Sayın Müzikseverler,

Bu yazımla fasıla ilgi duyanlara yardımcı olduğumu düşünüyorum. Özellikle “web” sitemdeki fasılları hem dinlemek, hem de aynı zamanda notadan takip etmenin faydalı olacağı inancıyla, sizlere saygılarımı sunuyorum.

Prof.Dr.Nevzat Atlığ

Yorumlar kapatıldı.