14 Ekim 1925 yılında süvari albayı ve müzisyen olan babası Nazmi Atlığ’ın görevde bulunduğu Denizli’nin Sarayköy ilçesinde doğdu. Aslen Edirnelidir. Babasından keman ve musiki öğrendi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirip röntgen teşhis ihtisası yaptı. Üniversite korosunda keman çaldı, sonra bu koronun şefi, İstanbul Radyosu Müdürü (1955-1958) oldu. İstanbul Radyosu Küçük Koro’sunu yönetirken 1963’te Mesut Cemil Bey’in vefatı üzerine Klasik Koro’nun şefliğine getirildi. 1976 yılına kadar bu görevi yürüttü. Milli Eğitim Bakanlığı Türk Musikîsi Araştırma ve Değerlendirme Komisyonu Başkanlığı, 1000 Temel Eser Komisyonu üyeliği ve TRT yönetim kurulu üyeliği yaptı. 1976’da Kültür Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nu kurunca koronun şefliğine getirildi. Çeyrek asır devam ettiği İstanbul Belediye Konservatuarı’nda ki Sanat Kurulu Başkanlığı ve Türk Musikîsi Hocalığından ayrıldı. 1981 yılında Kültür Bakanlığı’nın Klasik Türk Müziği dalında başarı ödülünü aldı. Türkiye Milli Kültür Vakfı’nca 1983 yılı Türk Kültürü Hizmet Ödülüne lâyık görüldü. 1983 yılında Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Üyeliğine seçildi ve 1984 yılında Radyo Televizyon Yüksek Kurulu üyeliğine atandı. 1985 yılında “Profesör”, 1987 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanını aldı. 1999 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat büyük ödülüne lâyık görüldü.
2004 yılı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür ve San’at Büyük ödülü ile ödüllendirildi. Pek çok müzisyen yetiştiren Nevzat Atlığ 1985 yılından itibaren 30 yıl süre ile İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda öğretim üyeliği görevinde bulundu.
Prof. Dr. Nevzat Atlığ’ın bugüne kadar yönettiği sayısız sahne, radyo ve TV Konserleri dışında yirmi CD’lik müzik yayını ve beş ciltlik Türk Musikîsi Klasikleri nota yayınları bulunmaktadır. Hakkında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından “50. Sanat Yılında Nevzat Atlığ”, Kubbe Altı Vakfı’ınca Ergun Balcı’nın müellifi olduğu “Musikimizle Övünmemiz İçin Nevzat Atlığ”, Bakırköy Konservatuarı Vakfı’nca hakkında 1948 yılından bu yana basında çıkan yüz yazar ve edip tarafından kaleme alınmış makalelerden oluşan “Basında Nevzat Atlığ” ve Mehmet Güntekin’in müellifi olduğu “Nevzat Atlığ Tanıklığında Yakın Dönem Musikî Tarihimiz” başlıklı kitaplar yayınlanmıştır.
Dr.Nevzat Atlığ son olarak Aydın Doğan Vakfı’nca 2013 yılı Türk Musikîsine tahsis edilmiş olan sanat ödülü ve 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Necip Fazıl’a Saygı ödülü ile taltif edilmiştir.
Dr. Nevzat Atlığ iki çocuk sahibi (Bülent Atlığ ve Nihan Atlığ Simpson) olup halen yaşamını ve sanat çalışmalarını Bodrum’da sürdürmektedir.
Sayın Müzikseverler;
Devlet Korosunun kuruluş hikayesini, aradan geçen uzun bir geçmişi acı ve tatlı anılarıyla hatırlayarak, olduğu gibi kaleme almaya çalıştım. Bu konudaki hazırladığım yazıyı ,aşağıda görüş ve bilgilerinize saygılarımla sunuyorum.
Prof.Dr.Nevzat Atlığ
Devlet Korosu Nasıl Kuruldu?
Yüce devletimin Orkestra, Tiyatro, Opera ve Bale gibi Devlet sıfatını taşıyan kurumları yıllardan beri sanatlarını icra ediyorlardı. Ancak, bu kurumların yanı sıra ne yazıktır ki kendi musikisini icra edecek bir devlet kuruluşu mevcut değildi. Bu husus altmışlı yıllardan itibaren bilincimde devamlı olarak yer almıştı. Böyle bir önemli ihtiyacın giderilmesi konusunda, herhangi bir düşünceye ve çalışmaya maalesef şahit olmamıştım. Kendi musikimizin ileri gelen isimleri arasında da bu konuya temas etmiş, bu ihtiyacı belirterek bazı girişimlerde bulunmuş bir şahsiyeti de hatırlamıyorum. Büyük müzikoloğumuz Hüseyin Saadettin Arel, bir “Türk Müziği Devlet Konservatuarı” kurulması fikri üzerinde çalışmalar yapmış olup başaramayınca, bu arzusunu yerine getirmesi için öğrencisi değerli müzikolog ve tarihçi Yılmaz Öztuna’ya vasiyette bulunmuş, bu hususu da sonraki yıllarda dostum Yılmaz Öztuna’dan öğrenmiştim.
Musiki kariyerim 1947 yılından itibaren Üniversite Korosu şefi olarak sahne ve Radyo konserleri vererek başladı. 1952 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı’ndaki hocalığım, Refik Fersan hocamızdan devraldığım Türk Musikisi İcra Heyeti Şefliği ve hemen arkasından İstanbul Radyosu Müzik Yayınları Şefliği gibi görevler, müzik kariyerimde önemli aşamalar olarak yer aldı. 1955 yılında Mesut Cemil bey üstadımızın Bağdat Konservatuarını geliştirmek üzere İstanbul Radyosu Müdürlüğünden ayrılması nedeniyle, müzik yayınları şefliği üzerimde kalarak Radyo Müdürlüğüne vekaleten getirildim. Zira memuriyetteki kıdemim henüz dört yılı doldurduğu için bu göreve asaleten tayin edilememiştim. Ancak asil müdürmüş gibi 1958 yılına kadar bu görevlerde çalıştım. Aynı zamanda bu büyük ustadan Ankara Radyosunda 1938’de “Radyo Klasik Türk Müziği Korosu” ismiyle kurduğu koroyu devralmam müzik kariyerimde en büyük aşamalardan biri olmuştu. Bu görev Radyo müdürlüğü dahil her türlü ünvandan daha değerliydi. Sonuçta bu tarihten itibaren kendimi müziğimizin odak noktasında hissediyordum.
1960’lı yıllardan itibaren zihnimi kurcalayan önemli ihmali gidermek üzere artık bir şeyler yapmalıydım. O dönemde Yılmaz Öztuna ile tanışmam her ikimizin de hayallerindeki idealleri gerçekleştirmek bakımından bir dönüm noktası olmuştu. Ben Devlet Korosunu kurmayı, o ise Sayın Arel’in vasiyeti olan Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nı kurmayı istiyordu. Aramızda bir iş bölümü yaptık. Ben elimdeki imkanları seferber ederek Devlet Korosu fikrini aşılamak maksadıyla kamuoyunu hazırlamayı üstlendim. Yılmaz Öztuna ise, basına ve politikaya yönelerek siyasi zemini hazırlayacaktı. Nitekim öyle de oldu.
İstanbul Radyosu’nda metinlerini Yılmaz Öztuna’nın yazdığı, müziklerini ise Radyo Klasik Türk Müziği Korosuyla yaptığım “Bestekarlarımızı Tanıyalım” programlarını hazırladık. Bu programlar dinleyiciler tarafından ilgiyle takip ediliyor, basında olumlu yazılarla övülüyordu. Radyo ve Belediye Konservatuarı’ndaki talebelerimin katılımıyla Belediye Tiyatrosu’nda, Kenter Tiyatrosunda ve Ankara’da “Arı” sinema salonunda değişik tarihlerde sahne konserleri musiki alemimiz de çok olumlu yankılar yapıyordu. 1969 yılında millet vekili olan Yılmaz Öztuna’nın çabalarıyla, benim başkanlığımda Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak Türk musikisini araştırma ve değerlendirme komisyonu kurulmuştu. Dönemin Milli Eğitim Bakanı İlhami Ertem idi. Komisyon Arel’ in “Türk Musikisi Kimindir?” İsimli eserini tekrar yayınladı ve bir yıl içinde de Klasik musikimiz repertuarından yüz eserin notalarını yayınladı. Bizler de bu komisyonu Devlet Korosu ve Türk Musikisi Devlet Konservatuarını kurabilme mücadelesinde adeta bir köprübaşı gibi telakki ederek seviniyorduk. Ama ne çare ki bir yıl sonra iktidar değişti ve bu faydalı komisyon hiçbir gerekçe gösterilmeksizin lağvedildi.
Klasik musikimizle ilgili koro plakları, otuzlu yılların ortalarında Mesut Cemil Bey’in idaresindeki erkekler korosu tarafından eski taş plaklarla yapılmıştı. 1969 ve 1970 yıllarında Klasik Türk Müziği Korosu adı altında dört adet Longplay hazırladım. Bunlar Aras firması tarafından yayınlandı ve çok ilgi gördü. Basında pek çok övgü aldı.
1972 yılında üç sene sürecek TRT Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildim. Bu suretle Televizyon programlarına başlamak kolaylaştı. O dönemde Genel Müdür olan İsmail Cem’in teklifi ve desteği ile İstanbul Radyosu A Stüdyosunda yaptığımız TV programı Ankara Televizyonunca naklen yayınlanmıştı. Bunu Klasik Türk Müziği Korosu adıyla, fedakar ve çalışkan arkadaşlarımla birlikte İTÜ’nün Maçka Maden Fakültesi’nde derme çatma bir stüdyoda yaptığımız TV programları izledi. Zira İstanbul Televizyonu çok sonraki yıllarda yayına başlayabilmişti. Programların sunuculuğunu yapan Tarık Gürcan arkadaşımı burada rahmetle anmak isterim. 1973’de başlayan İstanbul Sanat Festivali’ne Klasik Türk Müziği Korosu adıyla katıldık. Galata Mevlevihane’sinde yaptığımız bu ilk konserde Dede Efendinin Ferahfeza Ayin-i Şerifini icra etmiştik. Ayin sema gösterisi olmaksızın saf bir müzik eseri olarak icra edilmişti. (Tıpkı bale olmaksızın orkestra tarafından icra edilen bale müziği gibi) Bu da musikimizde bir ilk idi. Bu konserimize rahmetli Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit de teşrif etmişti. Daha sonra Bülent Ecevit Rusya’ya gitmiş, bu konserden aldığı ilhamla, orada varılan kültür anlaşmasında yönetmekte olduğum koronun Rusya’da konser vermesine yer vermişti. Bu konu için Ankara’ya çağrıldım. O tarihte Kültür Bakanlığı henüz kurulmamıştı. Kültür işleri Müsteşarlığı adıyla Başbakanlığa bağlı olarak tedvir ediliyordu. Görüştüğüm kültür işleri müsteşarına, koronun özel bir kuruluş olduğunu, bu türlü Devlet hizmetlerinin Devlet Senfoni Orkestrası gibi, Türk musikisiyle ilgili bir devlet kuruluşu eliyle yapılabileceğini izah etmiştim. Maksadım; konuyu zora sokup dikkat çekmek ve Devlet Korosu kurma hedefimi gerçekleştirmekti. Yoksa arkadaşlarımla devlet eliyle Rusya seyahati yapmak çok kolay ve zevkli olurdu. Bir süre sonra Kültür Bakanlığı kurulmuş ve makama Talat Halman tayin edilmişti. Talat Halman’ın, Türk musikisiyle ilgili basında yayınlanan görüşleri ve davranışı da amacımız doğrultusunda olmuştu.
1974 yılının sonuna gelindiğinde; yirmi beş yıldır radyolarda, sahnelerde verdiğim konserlerin, yaptığım plakların ve son yıllarda artan bir hızla devam etmekte olan televizyon programlarımın basında ve kamuoyunda sağladığı olumlu havayı teneffüs ederek artık Devlet korosunu kurma aşamasına yaklaştığımı düşünüyordum.
1975 yılında iktidar değişmiş, Süleyman Demirel yeniden kabineyi kurmuş, Kültür Bakanlığına Rıfkı Danışman, Müsteşarlığa muhterem insan Prof.Dr.Emin Bilgiç getirilmişti. Başbakan Demirel’in Yılmaz Öztuna’ya olan güveni ve özellikle kültür konularında inancı tamdı. Bundan istifade eden Yılmaz Öztuna, vakit geçirmeden Demirel’i Devlet Korosu ve Türk Müziği Devlet Konservatuarı kurulması yönünde ikna etmeyi başarmıştı. Bunun üzerine 1975 Haziran’ında Ankara’ya çağırıldım. Devlet Klasik Türk Müziği Korosu benzer Devlet kuruluşları gibi Kültür Bakanlığına bağlı olarak kurulacaktı. Müsteşar Emin Bilgiç ve Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel’le yaptığım çeşitli toplantılardan sonra, sıra koroya ait yönetmeliğin hazırlanmasına gelmişti. Devlet Opera ve balesi ve Devlet Tiyatroları dahil, ne kadar müzik kuruluşu varsa, hepsinin yönetmeliklerini temin ederek çalıştım ve sonunda kendi görüşlerimi de katarak, bir taslak yönetmelik hazırladım. Bu taslak Başbakanlık ve Bakanlıkça kabul gördükten sonra, 15 Kasım 1975 tarihli resmi gazetede yayınlandı. Böylece Devlet Klasik Türk Müziği Korosu resmen kurulmuş oluyor, yıllarımızın hayali gerçekleşiyordu.
Prof.Dr.Nevzat Atlığ